İngilizcede Yer Edatları Konu Anlatımı, Listesi, Kullanımı ve Örnek Cümleler

25 Nis 2025

İngilizcede Yer Edatları Konu Anlatımı, Listesi, Kullanımı ve Örnek Cümleler 
 
İngilizcede yer edatları, bir nesnenin veya kişinin belirli bir yerdeki konumunu veya yönünü ifade etmek için kullanılan kelimelerdir. Bu edatlar, konuşma ve yazı dilinde oldukça yaygın olup, yer ve zaman ilişkilerini net bir şekilde belirtmek için kullanılır. “In, on, near, under, between, next to, in front of, behind ve over” gibi yer edatları, günlük İngilizce konuşmalarda oldukça önemli bir rol oynadıklarından onları doğru bir şekilde kullanmak, daha etkili iletişim kurmamıza olanak tanır. Bu yazımızda, İngilizce yer edatlarının ne olduğunu, nasıl kullanıldığını ve bazı örnek cümlelerle nasıl doğru şekilde kullanıldığını göreceksiniz. Hadi bu edatlara birlikte bakalım!

İngilizce Yer Edatları Listesi Türkçeleri ve Kullanımları

İngilizce yer edatları, bir nesnenin ya da kişinin konumunu tanımlamak için kullanılır. Bu edatlar, yerleri, yönleri veya mesafeleri anlatırken dilin temel yapı taşlarından biri haline gelir. İngilizcede sıklıkla kullanılan yer edatları arasında in, on, under, near, between gibi kelimeler yer alır. Her bir edat, farklı bir anlam taşır ve kullanım yerine göre değişiklik gösterebilir. İşte bazı yaygın yer edatlarının kullanımlarıyla ilgili örnekler aşağıdaki gibidir. 

1. In (İçinde)

  • I left my keys in the car. 
    (Anahtarlarımı arabada bıraktım.) 
     
  • The cookies are in the jar. 
    (Kurabiyeler kavanozun içinde.) 
     
  • He is in the kitchen. 
    (O, mutfakta.) 

2. On (Üstünde) 

  • The picture is on the wall. 
    (Resim duvarda.) 
     
  • There is a cup on the table. 
    (Masada bir fincan var.) 
     
  • The book is on the shelf. 
    (Kitap rafın üstünde.)

3. Near (Yakınında) 

  • The school is near my house. 
    (Okul, evime yakın.) 
     
  • I live near the park. 
    (Parkın yakınında yaşıyorum.) 
     
  • The supermarket is near the pharmacy. 
    (Süpermarket, eczanenin yakınında.) 

4. Under (Altında)

  • The shoes are under the bed. 
    (Ayakkabılar yatağın altında.) 
     
  • The cat is hiding under the couch. 
    (Kedi, kanepenin altında saklanıyor.) 
     
  • The documents are under the chair. 
    (Belgeler sandalyenin altında.) 

5. Between (Arasında) 

  • The ball is between the two chairs. 
    (Top, iki sandalyenin arasında.) 
     
  • The coffee shop is between the bank and the bookstore. 
    (Kafedeki dükkân, banka ile kitapçının arasında.) 
     
  • There is a garden between the houses. 
    (Evlerin arasında bir bahçe var.) 

6. Next to (Yanında) 

  • She is sitting next to me. 
    (O, benim yanımda oturuyor.) 
     
  • The restaurant is next to the cinema. 
    (Restoran, sinemanın yanında.) 
     
  • My office is next to the library. 
    (Ofisim, kütüphanenin yanında.) 

7. In front of (Önünde) 

  • There is a park in front of my house. 
    (Evimin önünde bir park var.) 
     
  • The car is parked in front of the store. 
    (Araba, mağazanın önünde park etmiş.) 
     
  • The bus stop is in front of the school. 
    (Otobüs durağı okulun önünde.) 

8. Behind (Arkasında) 

  • The dog is behind the house. 
    (Köpek, evin arkasında.) 
     
  • There is a school behind the mall. 
    (Alışveriş merkezinin arkasında bir okul var.) 
     
  • The playground is behind the building. 
    (Oyun alanı binanın arkasında.) 

9. Over (Üstünde, üzerinden) 

  • The bird is flying over the lake. 
    (Kuş gölün üzerinden uçuyor.) 
     
  • There is a bridge over the river. 
    (Nehir üzerinde bir köprü var.) 
     
  • The picture is hanging over the fireplace. 
    (Resim şöminenin üzerinde asılı.) 

10. At (Bir yerde, belli bir noktada) 

  • She is at the door. 
    (O, kapıda.) 
     
  • They are at the restaurant. 
    (Onlar restoranda.) 
     
  • I am at work now. 
    (Şu anda işteyim.) 

11. By (Yanında, yakınında) 

  • The book is by the window. 
    (Kitap pencerenin yanında.) 
     
  • He sat by the fire. 
    (O, ateşin yanında oturdu.) 
     
  • The dog sleeps by the door. 
    (Köpek kapının yanında uyur.) 

12. Along (Boyunca, boyunca) 

  • We walked along the beach. 
    (Plaj boyunca yürüdük.) 
     
  • There is a path along the river. 
    (Nehir boyunca bir patika var.) 
     
  • She jogs along the park every morning. 
    (O, her sabah park boyunca koşar.)

İngilizce İn Ne Demek? Kullanımı ve Örnek Cümleleri

"In" İngilizce dilinde en yaygın kullanılan yer edatlarından biridir, “içinde” anlamına gelir ve genellikle bir nesnenin veya kişinin belirli bir yerin içinde olduğunu ifade etmek için kullanılır. "In" kelimesi, bir şeyin içinde ya da bir yerin içerisinde bulunma durumunu belirtir ve genellikle şehir, ülke, odalar, kutular gibi daha geniş alanları ifade etmek için tercih edilir. Ayrıca, zaman dilimlerini belirtirken de kullanılabilir. 

  • I live in New York. 
    (New York'ta yaşıyorum.) 
     
  • The keys are in the drawer. 
    (Anahtarlar çekmecenin içinde.) 
     
  • She is in the kitchen. 
    (O, mutfakta.) 
     
  • The book is in the bag. 
    (Kitap çantanın içinde.) 
     
  • They arrived in the morning. 
    (Onlar sabah saatlerinde geldiler.) 
     
  • We met in the park. 
    (Parkta buluştuk.) 
     
  • The cat is in the box. 
    (Kedi kutunun içinde.) 
     
  • I’ll be in the office all day. 
    (Bütün gün ofiste olacağım.) 
     
  • She put the letter in the envelope. 
    (O, mektubu zarfa koydu.) 
     
  • The painting is in the living room. 
    (Tablo oturma odasında.) 
     
  • We’re going to stay in a hotel. 
    (Bir otelde kalacağız.) 
     
  • I found my phone in the car. 
    (Telefonumu arabada buldum.) 
     
  • He is in a meeting right now. 
    (O, şu anda bir toplantıda.) 
     
  • The children are playing in the yard. 
    (Çocuklar bahçede oynuyor.) 
     
  • She was born in 1990. 
    (O, 1990'da doğdu.)

İngilizce On Ne Demek? Kullanımı ve Örnek Cümleleri

"On" İngilizcede yer edatlarından biri olup, “üzerinde” anlamına gelir ve genellikle bir nesnenin başka bir nesnenin yüzeyine yerleşmiş ya da temas etmiş olduğunu ifade etmek için kullanılır. "On" kelimesi, genellikle bir şeyin üzerine yerleştirildiği veya üzerine oturduğu durumları anlatırken kullanılır. Ek olarak, zamanla ilgili belirli günleri, tarihler ve özel günleri belirtmek için de sıklıkla tercih edilir.  

  • The book is on the table. 
    (Kitap masanın üstünde.) 
     
  • I placed the vase on the shelf. 
    (Vazoyu rafta yerleştirdim.) 
     
  • The cat jumped on the bed. 
    (Kedi yatağa zıpladı.) 
     
  • She is sitting on the chair. 
    (O, sandalyeye oturuyor.) 
     
  • We are meeting on Friday. 
    (Cuma günü buluşuyoruz.) 
     
  • He works on Monday mornings. 
    (O, Pazartesi sabahları çalışıyor.) 
     
  • There’s a sticker on the box. 
    (Kutunun üzerinde bir etiket var.) 
     
  • I saw him on the street. 
    (Onu sokakta gördüm.) 
     
  • The picture is on the wall. 
    (Resim duvarda.) 
     
  • She lives on the third floor. 
    (O, üçüncü katta yaşıyor.) 
     
  • We’ll leave on Christmas Day. 
    (Noel günü ayrılacağız.) 
     
  • He was on the phone for hours. 
    (Saatlerce telefondaydı.) 
     
  • The movie will be on TV tonight. 
    (Film bu gece televizyonda olacak.) 
     
  • I put the cup on the counter. 
    (Fincanı tezgahın üstüne koydum.) 
     
  • She is on vacation this week. 
    (Bu hafta tatilde.) 

İngilizce Near Ne Demek? Kullanımı ve Örnek Cümleleri

"Near" İngilizcede bir yer edatı olarak kullanılır, “yakınında” kelimesine karşılık gelir ve bir nesnenin ya da kişinin başka bir nesneye ya da kişiye yakın olduğunu ifade etmek için kullanılır. Yani, "near" kelimesi bir şeyin başka bir şeye fiziksel olarak yakın olduğunu veya bir zaman diliminin bir başka zamana yakın olduğunu belirtir. Bu edat, uzaklık anlamında "yakın" kelimesinin karşılığıdır ve genellikle "close to" ile benzer bir şekilde kullanılır. 

  • The park is near my house. 
    (Park evime yakın.) 
     
  • There is a supermarket near my office. 
    (Ofisime yakın bir süpermarket var.) 
     
  • I live near the beach. 
    (Plaja yakın yaşıyorum.) 
     
  • He sat near the window. 
    (Pencereye yakın oturdu.) 
     
  • The restaurant is near the station. 
    (Restoran istasyona yakın.) 
     
  • We found a hotel near the airport. 
    (Havaalanına yakın bir otel bulduk.) 
     
  • Her school is near her house. 
    (Onun okulu evine yakın.) 
     
  • Is there a post office near here? 
    (Burada bir postane var mı?) 
     
  • I saw him near the park. 
    (Onu parkın yakınında gördüm.) 
     
  • The grocery store is near the bus stop. 
    (Market, otobüs durağına yakın.) 
     
  • The library is near the town hall. 
    (Kütüphane, belediye binasına yakın.) 
     
  • The bank is near the hospital. 
    (Banka hastaneye yakın.) 
     
  • She is near the stage. 
    (O, sahneye yakın.) 
     
  • The coffee shop is near my office building. 
    (Kafem, ofis binama yakın.) 
     
  • There is a school near our neighborhood. 
    (Mahallemize yakın bir okul var.) 

İngilizce Under Ne Demek? Kullanımı ve Örnek Cümleleri

"Under" İngilizcede bir yer edatı olarak kullanılır, Türkçe’de “altında” kelimesini karşılık gelir ve bir nesnenin başka bir nesnenin altında olduğunu belirtmek için kullanılır. "Under", fiziksel bir konumun yanı sıra, soyut bir durumu ifade etmek için de kullanılabilir. Ayrıca, bu edat bir şeyin alt kısmında ya da bir şeyin kontrolü veya etkisi altında olduğu durumları anlatırken de kullanılabilir. 

  • The cat is under the table. 
    (Kedi masanın altında.) 
     
  • I found my keys under the couch. 
    (Anahtarlarımı kanepenin altında buldum.) 
     
  • The shoes are under the bed. 
    (Ayakkabılar yatak altında.) 
     
  • There is a box under the desk. 
    (Masanın altında bir kutu var.) 
     
  • She hid the present under the tree. 
    (O, hediyeyi ağacın altına sakladı.) 
     
  • The children are playing under the bridge. 
    (Çocuklar köprünün altında oynuyor.) 
     
  • We sat under the big tree. 
    (Büyük ağacın altında oturduk.) 
     
  • I kept my books under the chair. 
    (Kitaplarımı sandalyenin altına koydum.) 
     
  • The dog is sleeping under the blanket. 
    (Köpek battaniyenin altında uyuyor.) 
     
  • The ball rolled under the car. 
    (Top arabaların altına yuvarlandı.) 
     
  • He is under a lot of stress at work. 
    (İş yerinde çok stres altında.) 
     
  • The treasure is buried under the sand. 
    (Hazine kumun altında gömülü.) 
     
  • She looked under the bed for her book. 
    (Kitabını bulmak için yatağın altına baktı.) 
     
  • The restaurant is under new management. 
    (Restoran yeni bir yönetim altında.) 
     
  • The treasure map says it's under the mountain. 
    (Hazine haritası, dağın altında olduğunu söylüyor.) 

İngilizce Between Ne Demek? Kullanımı ve Örnek Cümleleri

"Between" İngilizcede bir yer edatı olarak kullanılır ve iki veya daha fazla nesne, kişi ya da yer arasındaki ilişkiyi ifade etmek için kullanılır. Bu edat, bir şeyin iki şeyin ortasında ya da arasında olduğunu belirtir. "Between" genellikle iki öğe arasındaki fiziksel, duygusal veya soyut ilişkiyi anlatırken kullanılır. Türkçe karşılığı ise “arasında” kelimesidir.

  • The ball is between the two chairs. 
    (Top iki sandalyenin arasında.) 
     
  • I sat between my two best friends. 
    (İki en iyi arkadaşımla oturdum.) 
     
  • The park is between the hospital and the school. 
    (Park hastane ile okulun arasında.) 
     
  • He is standing between the two doors. 
    (O, iki kapı arasında duruyor.) 
     
  • There is a river between the two mountains. 
    (İki dağın arasında bir nehir var.) 
     
  • I can’t choose between chocolate and vanilla. 
    (Çikolata ve vanilya arasında seçim yapamıyorum.) 
     
  • She is sitting between her parents at the dinner table. 
    (O, akşam yemeği masasında ebeveynlerinin arasında oturuyor.) 
     
  • The store is located between the bank and the post office. 
    (Dükkan, banka ile postane arasında yer alıyor.) 
     
  • I need to decide between going to the movies or staying home. 
    (Sinemaya gitmek mi yoksa evde kalmak mı gerektiğine karar vermeliyim.) 
     
  • The meeting will be held between 2 PM and 4 PM. 
    (Toplantı, öğleden sonra 2 ile 4 arasında yapılacak.) 
     
  • The conversation was between two colleagues. 
    (Konuşma iki meslektaş arasında oldu.) 
     
  • He stood between the two buildings. 
    (O, iki bina arasında durdu.) 
     
  • The tension between them was obvious. 
    (Aralarındaki gerilim barizdi.) 
     
  • The decision was made between the manager and the director. 
    (Karar, yönetici ile müdür arasında alındı.) 
     
  • We have to divide the money between the three of us. 
    (Parayı üçümüz arasında bölmemiz gerekiyor.) 

İngilizce Next to Ne Demek? Kullanımı ve Örnek Cümleleri

"Next to" İngilizcede bir yer edatıdır ve iki nesne ya da yer arasındaki yakınlık ilişkisini belirtmek için kullanılır. Türkçeye "yanında" ya da "bitişiğinde" olarak çevrilebilir. Bu edat, bir şeyin bir diğerinin hemen yanında olduğunu ifade etmek için kullanılır. "Next to" yer edatının kullanımı oldukça yaygındır ve günlük İngilizce konuşmada sıkça yer alır. 

  • The bookstore is next to the coffee shop. 
    (Kitapçı, kahve dükkanının hemen yanında.
     
  • She sat next to me during the movie. 
    (Filmi izlerken yanımda oturdu.
     
  • The bank is next to the supermarket. 
    (Banka, süpermarketin hemen yanında.
     
  • I placed the keys next to the door. 
    (Anahtarları kapının yanına koydum.
     
  • The dog is lying next to the fireplace. 
    (Köpek, şöminenin yanında yatıyor.
     
  • My office is next to the library. 
    (Ofisim, kütüphanenin hemen yanında.
     
  • There is a park next to our house. 
    (Evimizin yanında bir park var.
     
  • We parked the car next to the restaurant. 
    (Arabayı restoranın yanına park ettik.
     
  • The children are playing next to the river. 
    (Çocuklar, nehrin yanında oynuyor.
     
  • The supermarket is next to the pharmacy. 
    (Süpermarket, eczanenin hemen yanında.
     
  • She lives next to her best friend. 
    (En yakın arkadaşıyla yan yana yaşıyor.
     
  • The cat is sitting next to the window. 
    (Kedi, pencerenin yanında oturuyor.
     
  • The restaurant is next to the movie theater. 
    (Restoran, sinemanın hemen yanında.
     
  • I put my phone next to the laptop. 
    (Telefonumu dizüstü bilgisayarın yanına koydum.
     
  • The library is next to the school. 
    (Kütüphane, okulun hemen yanında.)

İngilizce İn Front of  Ne Demek? Kullanımı ve Örnek Cümleleri

"In front of", bir nesnenin başka bir nesnenin önünde, yani yüz yüze olduğunu ifade etmek için kullanılan bir yer edatıdır. Bu ifade, genellikle bir şeyin bir başkasıyla hizalanmış veya karşı karşıya olduğu durumu belirtmek için kullanılır. "In front of", hem fiziksel hem de mecazi anlamda kullanılabilir. Türkçe’de kullanım olarak “önünde” kelimesine karşılık gelmektedir. 

  • The car is parked in front of the house. 
    (Araba, evin önünde park etmiş.
     
  • She is standing in front of the mirror. 
    (O, aynanın önünde duruyor.
     
  • There is a statue in front of the museum. 
    (Müzenin önünde bir heykel var.
     
  • He sat in front of me during the meeting. 
    (Toplantı sırasında benim önümde oturdu.
     
  • The dog is running in front of the park. 
    (Köpek, parkın önünde koşuyor.
     
  • The teacher is standing in front of the class. 
    (Öğretmen, sınıfın önünde duruyor.
     
  • The bus stop is in front of the supermarket. 
    (Otobüs durağı, süpermarketin önünde.
     
  • She placed the chair in front of the desk. 
    (Sandalyeyi masanın önüne koydu.
     
  • The children are playing in front of the house. 
    (Çocuklar, evin önünde oynuyor.
     
  • There is a beautiful garden in front of the hotel. 
    (Otelin önünde güzel bir bahçe var.
     
  • I stood in front of the door waiting for him. 
    (Kapının önünde onu bekleyerek durdum.
     
  • The police car is in front of the bank. 
    (Polis arabası, bankanın önünde.
     
  • She placed the flowers in front of the window. 
    (Çiçekleri pencerenin önüne koydu.
     
  • The restaurant is located in front of the beach. 
    (Restoran, plajın önünde yer alıyor.
     
  • The trees are in front of the mountain. 
    (Ağaçlar, dağın önünde.)

İngilizce Behind Ne Demek? Kullanımı ve Örnek Cümleleri

"Behind" yer edatı, bir şeyin başka bir şeyin arkasında, yani gerisinde olduğunu belirtmek için kullanılır. Bu edat, genellikle fiziksel bir pozisyonu tanımlamakla birlikte, zaman veya bir şeyin arka planda olduğu durumlar için de kullanılabilir. Türkçe’de “arkasında” anlamına geldiğinden,  “behind" edatını kullanırken, arka planda veya geride olmak gibi anlamlar çıkartılabilir. 

  • The dog is behind the house. 
    (Köpek, evin arkasında.
     
  • She is sitting behind me. 
    (O, benim arkamda oturuyor.
     
  • The restaurant is behind the shopping mall. 
    (Restoran, alışveriş merkezinin arkasında.
     
  • He is hiding behind the door. 
    (O, kapının arkasında saklanıyor.
     
  • The car is parked behind the building. 
    (Araba, binanın arkasına park etmiş.
     
  • I am standing behind you. 
    (Ben senin arkasında duruyorum.
     
  • The children are playing behind the tree. 
    (Çocuklar, ağacın arkasında oynuyor.
     
  • The cat is sleeping behind the couch. 
    (Kedi, koltuğun arkasında uyuyor.
     
  • The warehouse is behind the factory. 
    (Depo, fabrikanın arkasında.
     
  • There is a garden behind the house. 
    (Evin arkasında bir bahçe var.
     
  • He walked behind me in the street. 
    (O, sokakta benim arkamdan yürüdü.
     
  • The park is behind the library. 
    (Park, kütüphanenin arkasında.
     
  • She stood behind the curtain. 
    (O, perdenin arkasında durdu.
     
  • The mountain is behind the village. 
    (Dağ, köyün arkasında.
     
  • I left my bag behind the desk. 
    (Çantamı masanın arkasına bıraktım.

İngilizce Over Ne Demek? Kullanımı ve Örnek Cümleleri 

"Over" yer edatı, genellikle bir şeyin başka bir şeyin üstünde, üzerinden veya üzerinde olduğunu belirtmek için kullanılır. Aynı zamanda bir şeyin üzerinden hareket etme anlamı da taşıyabilir. "Over" edatını, fiziksel konumların yanı sıra zaman ve miktar gibi daha soyut anlamlarda da kullanabiliriz. Bu edat, aynı zamanda bir şeyin tamamlanması ya da sonlanması anlamına da gelebilir. Türkçe’de ise “üstünden” veya “üzerinden” anlamlarında kullanılabilmektedir. 

  • The bird is flying over the tree. 
    (Kuş, ağacın üzerinden uçuyor.
     
  • She put the book over the table. 
    (O, kitabı masanın üzerine koydu.
     
  • The plane is flying over the mountains. 
    (Uçak, dağların üzerinden uçuyor.
     
  • The lamp is over the desk. 
    (Lamba, masanın üzerinde.
     
  • He jumped over the fence. 
    (O, çitin üzerinden atladı.
     
  • The river flows over the rocks. 
    (Nehir, kayaların üzerinden akıyor.
     
  • The curtain hangs over the window. 
    (Perde, pencerenin üzerinde asılı duruyor.
     
  • We need to go over the plan again. 
    (Planı tekrar gözden geçirmemiz gerekiyor.
     
  • There is a bridge over the river. 
    (Nehir üzerinde bir köprü var.
     
  • The snow is falling over the mountains. 
    (Kar, dağların üzerine yağıyor.
     
  • She placed the coat over the chair. 
    (O, ceketi sandalyenin üzerine koydu.
     
  • The sun is setting over the horizon. 
    (Güneş, ufukta batıyor.
     
  • The birds are flying over the lake. 
    (Kuşlar, göletin üzerinden uçuyor.
     
  • I will be over in a minute. 
    (Bir dakika içinde geliyorum.
     
  • The book was spread out over the table. 
    (Kitap, masanın üzerinde yayılmıştı.

İngilizce At Ne Demek? Kullanımı ve Örnek Cümleleri

"At" İngilizce bir yer edatıdır ve genellikle belirli bir noktada veya bir şeyin etrafında, bir yere veya bir aktiviteye yönelik bir konum belirtmek için kullanılır. Ayrıca zaman, etkinlik ve bazı soyut durumlar için de kullanılabilir. “Bir yerde” ya da “belirli bir noktada” anlamlarına gelebildiğinden, bir şeyin tam yerini belirtirken oldukça sık tercih edilir.

  • She is waiting at the bus stop. 
    (O, otobüs durağında bekliyor.
     
  • We are meeting at the park later. 
    (Sonra parkta buluşuyoruz.
     
  • The concert starts at 8 p.m. 
    (Konser saat 8'de başlıyor.
     
  • I will see you at the restaurant. 
    (Seni restoranda göreceğim.
     
  • The children are playing at the playground. 
    (Çocuklar, oyun alanında oynuyor.
     
  • I am good at drawing. 
    (Çizmeyi iyi yapıyorum.
     
  • She looked at the clock and smiled. 
    (O, saate bakıp gülümsedi.
     
  • The movie starts at 7:30. 
    (Film saat 7:30'da başlıyor.
     
  • He is really good at tennis. 
    (O, tenis konusunda gerçekten çok iyi.
     
  • The car is parked at the corner. 
    (Araba köşede park edilmiş.
     
  • I will meet you at the airport. 
    (Seni havaalanında buluşacağım.
     
  • They arrived at the party early. 
    (Onlar partiye erken geldi.
     
  • She laughed at his joke. 
    (O, şehrinin şakasına güldü.
     
  • He is looking at the map to find the way. 
    (O, yolu bulmak için haritaya bakıyor.
     
  • The kids are at the zoo. 
    (Çocuklar, hayvanat bahçesinde.

İngilizce By Ne Demek? Kullanımı ve Örnek Cümleleri

“By” kelimesi, Türkçe’de “yanında” veya “yakınında” anlamlarına gelir. İngilizcede çok yönlü bir edat olup çeşitli anlamlar taşır ve farklı bağlamlarda kullanılır. Genel olarak "by", bir şeyin yanına, yakınında, tarafından, aracılığıyla gibi anlamlara gelir. Ayrıca zamanla ilgili ifadelerde "by" kullanılarak belirli bir süreyi, bir olayı ifade etmek de mümkündür.

  • I will arrive by 6 p.m. 
    (Saat 6'ya kadar varacağım.
     
  • She walked by the river. 
    (O, nehrin kenarından yürüdü.
     
  • The letter was sent by mail. 
    (Mektup posta ile gönderildi.
     
  • I am sitting by the window. 
    (Pencerenin yanında oturuyorum.
     
  • The book was written by a famous author. 
    (Kitap ünlü bir yazar tarafından yazıldı.
     
  • We can get there by bus. 
    (Oraya otobüsle gidebiliriz.
     
  • This painting was made by Picasso. 
    (Bu tablo Picasso tarafından yapıldı.
     
  • I will complete the project by Friday. 
    (Projeyi Cuma gününe kadar tamamlayacağım.
     
  • The document was signed by the manager. 
    (Belge müdür tarafından imzalandı.
     
  • The house is located by the beach. 
    (Ev plajın yanında yer alıyor.
     
  • She passed by my office this morning. 
    (Bu sabah ofisimin yanından geçti.
     
  • I spoke to her by phone. 
    (Onunla telefonla konuştum.
     
  • We stopped by the store on our way home. 
    (Eve dönerken dükkâna uğradık.
     
  • The car was parked by the side of the road. 
    (Araba yolun kenarına park edilmişti.
     
  • The song was composed by a famous musician. 
    (Şarkı ünlü bir müzisyen tarafından bestelenmiş.)

İngilizce Along Ne Demek? Kullanımı ve Örnek Cümleleri

"Along", İngilizcede genellikle "boyunca" veya "yanında" anlamında kullanılan bir edattır. Fiziksel bir yolun, çizginin, sahilin veya bir yerin boyunca hareketi ifade ederken kullanılır. Ayrıca bir şeyin veya birinin yanında, paralelinde olma durumunu da anlatır. "Along" kullanımı oldukça yaygındır ve bir yön belirterek bir yerdeki hareketi anlatmak için idealdir.

  • She walked along the beach. 
    (O, plaj boyunca yürüdü.
     
  • We drove along the highway for hours. 
    (Saatlerce otobanda ilerledik.
     
  • He lives along the river. 
    (O, nehir boyunca yaşıyor.
     
  • I saw a cat walking along the street. 
    (Bir kedi sokağın boyunca yürürken gördüm.
     
  • The children ran along the path. 
    (Çocuklar patika boyunca koştu.
     
  • They sat along the fence watching the game. 
    (Onlar, oyun izlerken çit boyunca oturdular.
     
  • We walked along the road until we reached the park. 
    (Biz, parka ulaşana kadar yol boyunca yürüdük.
     
  • There are many trees along the river. 
    (Nehir boyunca birçok ağaç var.
     
  • The train travels along the coast. 
    (Tren kıyı boyunca ilerliyor.
     
  • She carried the boxes along the hall. 
    (O, kutuları koridor boyunca taşıdı.
     
  • The runners jogged along the track. 
    (Koşucular pist boyunca koştu.
     
  • The ship sailed along the coast. 
    (Gemi sahil boyunca yelken açtı.
     
  • He placed the books along the shelf. 
    (O, kitapları raf boyunca yerleştirdi.
     
  • They walked along the riverbank. 
    (Onlar, nehir kenarı boyunca yürüdüler.
     
  • We walked along the street, enjoying the view. 
    (Manzaranın tadını çıkararak sokağın boyunca yürüdük.)

İngilizcede Yer Edatları Konu Anlatımı, Listesi, Kullanımı ve Örnek Cümleler Hakkında Sık Sorulan Sorular

İngilizcede yer edatları nelerdir? 
“In, on, at, under, over, behind, in front of, next to, between, near” gibi kelimeler, İngilizcedeki yer edatlarıdır. 

In, on, at nasıl ayırt edilir?
"In" genellikle bir yerin içinde veya bir şeyin içine giren durumları ifade eder. "On" bir yüzeyin üzerine yerleşmiş veya dokunan nesneleri belirtir. "At" ise bir noktada, genellikle bir adres veya belirli bir noktada bulunan bir şeyi tanımlar. 

İngilizcede edatlar nelerdir? 
İngilizcede edatlar, yer, zaman, yön, neden gibi ilişkileri ifade etmek için kullanılan kelimelerdir. En yaygın edatlar arasında "in", "on", "at", "by", "under", "between", "with", "for" gibi kelimeler bulunur. 

Of nerelerde kullanılır?
"Of" genellikle sahiplik, ilişki, parça-bütün ilişkisi ve ölçü birimleri gibi durumları ifade etmek için kullanılır. Örneğin; "a cup of tea" (bir fincan çay), "the color of the sky" (gökyüzünün rengi).