İngilizce Düzenli Fiiller (İngilizce Regular Verbs) Detaylı Konu Anlatımı
16 Nis 2025
İngilizce Düzenli Fiiller (İngilizce Regular Verbs) Detaylı Konu Anlatımı
İngilizce düzenli fiiller, dilin temel yapı taşlarından biridir ve geçmiş zaman cümleleri kurarken sıklıkla kullanılır. Düzenli fiiller, ikinci ve üçüncü halleri oluşturulurken belirli bir kurala uyarlar. Bu fiillerin geçmiş zaman formunu oluşturmak oldukça basittir, çünkü fiil köküne "-ed" eklenir. Bu yazımızda, düzenli fiillerin kullanımını, anlamlarını ve örnek cümlelerle nasıl doğru bir şekilde kullanıldıklarını ele alacağız.
İngilizce Düzenli Fiil Oluşturma Kuralları
İngilizce düzenli fiillerin geçmiş zaman halini oluştururken bazı basit kurallar vardır. Cümlede geçmiş zaman anlamı bulunuyorsa, fiile "-ed", "-d" veya "-ied" gibi ekler eklenir. Bu ekler fiili geçmiş zaman formuna dönüştürür ve böylece fiil 2. ve 3. halleriyle kullanılır. İngilizce düzenli fiil oluşturma kuralları aşağıdaki gibidir. Bu kurallar, düzenli fiillerin geçmiş zaman halini oluştururken karışıklığı önler ve doğru bir şekilde cümlede kullanmayı sağlar.
Eğer fiil sessiz harf ile bitiyorsa, fiile "-ed" ekini ekleriz. Örneğin, “play” (oynamak) fiili geçmiş zaman formunda "played" olur.
- Play → Played (Oynamak → Oynadı)
- Walk → Walked (Yürümek → Yürüdü)
- Talk → Talked (Konuşmak → Konuştu)
- Jump → Jumped (Zıplamak → Zıpladı)
Eğer fiil "-e" ile bitiyorsa, sadece "-d" ekini alır. Örneğin, “live” (yaşamak) fiili "lived" olur.
- Love → Loved (Sevmek → Sevdi)
- Live → Lived (Yaşamak → Yaşadı)
- Dance → Danced (Dans etmek → Dans etti)
- Close → Closed (Kapatmak → Kapatıldı)
Eğer fiil tek bir sessiz harf ile bitip önceki harf ünlüyse, fiilin sonundaki sessiz harf iki katına çıkarak "-ed" ekini alır. Örneğin, “stop” (durmak) fiili geçmiş zaman formunda “stopped” olur.
- Stop → Stopped (Durmak → Durdurdu)
- Plan → Planned (Planlamak → Planladı)
- Sit → Sitted (Oturan → Oturdu)
- Trip → Tripped (Takılmak → Takıldı)
Eğer fiil "-y" ile bitiyorsa, "-y" harfi "-ied" ile değiştirilir. Örneğin, “cry” (ağlamak) fiili "cried" olur.
- Cry → Cried (Ağlamak → Ağladı)
- Try → Tried (Denemek → Denedi)
- Fly → Flew (Uçmak → Uçtu)
- Carry → Carried (Taşımak → Taşıdı)
İngilizce Regular Verbs (Düzenli Fiiller) Nelerdir?
İngilizce "Regular Verbs" (Düzenli Fiiller), geçmiş zaman veya geçmişte gerçekleşmiş bir eylemi ifade etmek için kullanılan fiillerdir. Bu fiiller, geçmiş zaman şekli almak için genellikle "-ed" ekini alırlar. Ancak, bazı durumlarda bu ek "-d" veya "-ied" şeklinde de değişebilir. Bu ekler, fiil köküne eklenerek o fiile geçmiş zaman anlamı katmak için kullanılır. Örneğin, "play" fiili "played" olarak, "cry" fiili ise "cried" olarak dönüşür. Düzenli fiillerin bu şekilde 2. ve 3. halleri, yani geçmiş zaman ve geçmişte gerçekleşmiş eylemi anlatan halini oluşturur.
- Talk → Talked (Konuşmak → Konuştum)
- Play → Played (Oynamak → Oynadım)
- Work → Worked (Çalışmak → Çalıştım)
- Visit → Visited (Ziyaret etmek → Ziyaret ettim)
- Laugh → Laughed (Gülmek → Gülmek)
İngilizce Düzenli Fiiller Listesi
İngilizce Düzenli Fiiller Listesi içeriğimizde, düzenli fiillerin anlamlarını, geçmiş zaman (2. hal) ve geçmiş zamanın edilgen hali (3. hal) ile birlikte, doğru telaffuzlarını da içeren kapsamlı bir tabloyu sizler için derledik.
V1 – Base Form | V2 – Past Simple / V3 – Past Participle | Türkçe Anlamı |
Accept | Accepted | Kabul etmek, onaylamak |
Add | Added | Eklemek, arttırmak |
Admire | Admired | Hayran kalmak, hayran olmak |
Admit | Admitted | Kabul etmek, itiraf etmek |
Advise | Advised | Fikir vermek, bildirmek |
Afford | Afforded | Parası yetmek, zaman ayırabilmek |
Agree | Agreed | Anlaşmak, uymak |
Alert | Alerted | Uyarmak, alarma geçmek |
Allow | Allowed | İzin vermek, kabul etmek |
Amuse | Amused | Eğlendirmek, neşelendirmek |
Analyze | Analyzed | Analiz etmek |
Announce | Announced | Duyumak, ilan etmek |
Annoy | Annoyed | Kızdırmak, rahatsız etmek |
Apologise | Apologised | Özür dilemek |
Appear | Appeared | Görünmek, belirmek |
Applaud | Applauded | Alkışlamak, beğenmek |
Appreciate | Appreciated | Takdir etmek |
Approve | Approved | Onaylamak |
Argue | Argued | Tartışmak, savunmak |
Arrange | Arranged | Düzenlemek, planlamak |
Arrest | Arrested | Tutuklamak, önlemek |
Arrive | Arrived | Ayrılmak |
Ask | Asked | Sormak, davet etmek, rica etmek |
Attach | Attached | Tutturmak |
Attack | Attacked | Saldırmak, hücum etmek |
Attempt | Attempted | Denemek, girişimde bulunmak |
Attend | Attended | Katımak |
Attract | Attracted | Cezbetmek |
Avoid | Avoided | Önlemek, kaçınmak |
Back | Backed | Destek olmak, arka çıkmak |
Bake | Baked | Fırında pişirmek |
Balance | Balanced | Dengelemek, karşılaştırmak |
Ban | Banned | Yasaklamak, boykot etmek |
Bare | Bared | Açmak, soymak |
Bat | Batted | Vuruş yapmak |
Bathe | Bathed | Yıkanmak |
Battle | Battled | Savaşmak |
Beam | Beamed | Parlamak |
Beg | Begged | Yalvarmak |
Behave | Behaved | Davranmak |
Bleach | Bleached | Ağartmak, beyazlatmak |
Bless | Blessed | Şükretmek, kutsal saymak |
Blind | Blinded | Kör etmek |
Blink | Blinked | Göz kırpmak |
Blush | Blushed | Kızarmak, yüzü kızarmak |
Boast | Boasted | Övünmek, övünç duymak |
Boil | Boiled | Kaynatmak, köpürtmek |
Bomb | Bombed | Bombalamak, başarısızlığa uğramak |
Book | Booked | Rezervasyon yapmak, kaydetmek |
Bore | Bored | Sıkmak, bunaltmak |
Borrow | Borrowed | Ödünç almak |
Bounce | Bounced | Zıplamak, sıçramak |
Bow | Bowed | Boyun eğmek, eğilmek |
Brake | Braked | Fren yapmak |
Breathe | Breathed | Nefes almak |
Bruise | Bruised | Zedelemek, yaralamak |
Brush | Brushed | Fırçalamak |
Bubble | Bubbled | Fokurdamak, köpürmek |
Bump | Bumped | Çarpmak, toslamak |
Burn | Burned | Yakmak, yanmak |
Bury | Buried | Gömmek, örtmek |
Buzz | Buzzed | Vızıldamak uğuldamak |
Calculate | Calculated | Hesaplamak, tasarlamak |
Call | Called | Çağırmak, telefonla aramak |
Care | Cared | İlgilenmek, özen göstermek |
Carry | Carried | Taşımak |
Carve | Carved | Oymak |
Cause | Caused | Sebep olmak |
Challenge | Challenged | Meydan okumak |
Change | Changed | Değiştirmek, bozdurmak |
Charge | Charged | Şarj etmek, doldurmak |
Chase | Chased | Kovalamak, takip etmek |
Cheat | Cheated | Aldatmak |
Check | Checked | Kontrol etmek, gözden geçirmek |
Chew | Chewed | Çiğnemek, kafa yormak |
Choke | Choked | Boğlumak |
Chop | Chopped | Doğramak |
Claim | Claimed | İddia etmek, sahip çıkmak |
Clap | Clapped | Alkışlamak |
Clean | Cleaned | Temizlemek |
Clip | Clipped | Kırpmak, tutturmak |
Close | Closed | Kapatmak, yaklaşmak |
Coach | Coached | Hazırlamak, yetiştirmek |
Coil | Coiled | Sarmak, dolamak |
Collect | Collected | Toplamak, bir araya getirmek |
Command | Commanded | Emretmek, buyurmak |
Communicate | Communicated | İletişim kurmak |
Compare | Compared | Karşılaştırmak |
Compete | Competed | Yarışmak |
Complain | Complained | Söylenmek, şikâyet etmek |
Complete | Completed | Tamamlamak |
Concentrate | Concentrated | Konsantre olmak |
Concern | Concerned | Endişelenmek |
Confuse | Confused | Kafası karışmak |
Connect | Connected | Bağlanmak |
Consider | Considered | Düşünmek, göz önünde bulundurmak |
Consist | Consisted | Oluşmak, meydana gelmek |
Contain | Contained | İçermek, kapsamak |
Continue | Continued | Devam etmek |
Copy | Copied | Kopya etmek |
Correct | Corrected | Düzeltmek, doğrulamak |
Count | Counted | Saymak |
Cover | Covered | Örtmek, üzerini kapatmak |
Crash | Crashed | Çarpmak, kırılmak |
Crawl | Crawled | Emeklemek, sürünmek |
Crush | Crushed | Ezmek, öğütmek |
Cry | Cried | Ağlamak, çığlık atmak |
Cure | Cured | Tedavi etmek, iyileştirmek |
Curl | Curled | Kıvırmak, dalgalandırmak |
Curve | Curved | Kavis çizmek, eğmek |
Dam | Dammed | Baraj yapmak, set çekmek |
Damage | Damaged | Zarar vermek, bozmak |
Dance | Danced | Dans etmek |
Dare | Dared | Cesaret etmek, cüret etmek |
Decay | Decayed | Bozmak, çürütmek |
Decide | Decided | Karar vermek, sonuca varmak |
Decorate | Decorated | Dekore etmek |
Delay | Delayed | Geç kalmak, ertelemek |
Deliver | Delivered | Teslim etmek, vermek |
Depend | Depended | Bağlı olmak |
Describe | Described | Anlamak, tanımlamak |
Deserve | Deserved | Hak etmek, layık olmak |
Destroy | Destroyed | Zarar vermek, imha etmek |
Detect | Detected | Tespit etmek, belirlemek |
Develop | Developed | Geliştirmek, yükseltmek |
Disagree | Disagreed | Aynı fikirde olmamak |
Disappear | Disappeared | Gözden kaybolmak, yok olmak |
Disapprove | Disapproved | Onaylamamak |
Discover | Discovered | Keşfetmek, bulmak |
Dislike | Disliked | Beğenmemek |
Divide | Divided | Bölmek, sınıflandırmak |
Double | Doubled | İkiye katlamak |
Doubt | Doubted | Şüphe etmek, karar verememek |
Drain | Drained | Boşaltmak, akıtmak |
Dream | Dreamed | Hayal kurmak, rüya görmek |
Dress | Dressed | Giyinmek |
Drip | Dripped | Damlamak, sızdırmak |
Drop | Dropped | Düşürmek, bırakmak |
Drum | Drummed | Davul çalmak, tempo tutmak |
Dry | Dried | Kurutmak |
Dust | Dusted | Toz almak, silkelemek |
Earn | Earned | Para kazanmak, hak etmek |
Educate | Educated | Eğitmek, eğitim vermek |
Embarrass | Embarrassed | Utandırmak |
Employ | Employed | Çalıştırmak, iş vermek |
Empty | Emptied | İçini boşaltmak |
Encourage | Encouraged | Cesaretlendirmek, teşvik etmek |
End | Ended | Bitirmek, bitmek |
Enjoy | Enjoyed | Zevk almak, hoşlanmak, eğlenmek |
Enter | Entered | Girmek, katılmak, kaydetmek |
Entertain | Entertained | Eğlendirmek, oyalamak |
Escape | Escaped | Kaçmak, kurtulmak |
Examine | Examined | İncelemek |
Excite | Excited | Heyecanlandırmak |
Excuse | Excused | Mazur göstermek, izin vermek |
Exercise | Exercised | Egzersiz yapmak |
Exist | Existed | Var olmak, yaşamak |
Expand | Expanded | Genişletmek, büyütmek |
Expect | Expected | Ummak |
Explain | Explained | Açıklamak |
Explode | Exploded | Patlamak |
Face | Faced | Yüzleşmek, bakmak |
Fail | Failed | Başarısız olmak, batmak |
Fancy | Fancied | Hoşlanmak, fantezi kurmak |
Fear | Feared | Korkmak, kuşkulanmak |
Fence | Fenced | Çit ile çevirmek |
Fetch | Fetched | Almak, çekmek |
File | Filed | Dosyalamak |
Fill | Filled | Doldurmak, doyurmak |
Film | Filmed | Film çekmek, filme çekmek |
Fit | Fitted | Uymak, uydurmak, oturmak |
Fix | Fixed | Düzeltmek, tamir etmek |
Flap | Flapped | Kanat çırpmak, sallanmak |
Flash | Flashed | Parlamak, yakmak |
Float | Floated | Süzülmek, dalgalanmak |
Flood | Flooded | Yağdırmak, sel basmak |
Flow | Flowed | Akmak |
Flower | Flowered | Çiçek açmak, çiçeklenmek |
Follow | Followed | Takip etmek |
Force | Forced | Zorlamak |
Form | Formed | Oluşturmak, biçimlendirmek |
Found | Founded | Kurmak, dayandırmak |
Frame | Framed | Çerçevelemek |
Frighten | Frightened | Korkutmak |
Fry | Fried | Kızartmak |
Gaze | Gazed | Dik dik bakmak |
Grab | Grabbed | Kapmak, zorla almak |
Grate | Grated | Rendelemek, gıcırdamak |
Grease | Greased | Yağlamak, yağ sürmek |
Greet | Greeted | Selamlamak, kutlamak |
Grin | Grinned | Sırıtmak |
Grip | Gripped | Kavramak, sıkıştırmak |
Guarantee | Guaranteed | Garanti etmek |
Guard | Guarded | Korumak, nöbet tutmak |
Guess | Guessed | Tahmin etmek, sezmek |
Hammer | Hammered | Çakmak, çekiçle vurmak |
Handle | Handled | Üstesinden gelmek |
Hang | Hanged | Asmak, sarkıtmak |
Happen | Happened | Olmak, meydana gelmek |
Harm | Harmed | Kötülük etmek, incitmek, zarar vermek |
Hate | Hated | Nefret etmek |
Head | Headed | Başı çekmek |
Heal | Healed | İyileşmek, iyileştirmek |
Heat | Heated | Isıtmak |
Help | Helped | Yardım etmek |
Hook | Hooked | Takmak, çengellemek |
Hop | Hopped | Atlamak, zıplamak |
Hope | Hoped | Ümit etmek, beklemek |
Hover | Hovered | Etrafında gezinmek, üstünde uçmak |
Hug | Hugged | Kucaklamak, sarılmak |
Hum | Hummed | Hımlamak |
Hunt | Hunted | Avlamak, avlanmak |
Hurry | Huried | Acele etmek |
Identify | Identified | Belirlemek, tanımak |
Ignore | Ignored | Görmezden gelmek, umursamamak |
Imagine | Imagined | Hayal etmek |
Impress | Impressed | Etkilemek, aklına sokmak |
Improve | Improved | Geliştirmek |
Include | Included | İçermek, dahil etmek |
Increase | Increased | Artırmak, büyümek, zam yapmak |
Influence | Influenced | Etkilemek, etkili olmak |
Inform | Informed | Bilgi vermek |
Inject | Injected | İğne yapmak |
Injure | Injured | Yaralamak, kötülük etmek |
Instruct | Instructed | Bilgilendirmek, öğretmek |
Interest | Interested | İlgilendirmek |
Interfere | Interfered | Müdahale etmek, girişmek |
Interrupt | Interrupted | Yarıda kesmek |
Introduce | Introduced | Tanıtmak |
Invent | Invented | İcat etmek |
Invite | Invited | Davet Etmek |
Irritate | Irritated | Kızdırmak, sinirini bozmak |
Itch | Itched | Kaşınmak |
Jail | Jailed | Tutuklamak |
Jam | Jammed | Basmak, sıkıştırmak |
Jog | Jogged | Dürtmek, jogging yapmak |
Join | Joined | Katılmak |
Joke | Joked | Şaka yapmak, fıkra anlatmak |
Judge | Judged | Yargılamak |
Jump | Jumped | Zıplamak |
Kick | Kicked | Tekme atmak |
Kill | Killed | Öldürmek, katletmek |
Kiss | Kissed | Öpmek |
Kneel | Kneeled | Diz çökmek |
Knock | Knocked | Vurmak, çarpmak |
Knot | Knotted | Düğüm atmak, bağlamak |
Label | Labeled | Etiketlemek, sınıflandırmak |
Land | Landed | Karaya çıkmak, indirmek |
Laugh | Laughed | Gülmek |
Launch | Launched | Başlatmak |
Learn | Learned | Öğrenmek |
License | Licensed | Yetki vermek |
Lie | Lied | Yalan söylemek, uzanmak |
Lift | Lifted | Kaldırmak, yükseltmek |
Like | Liked | Sevmek, hoşlanmak |
List | Listed | Listelemek |
Listen | Listened | Dinlemek |
Live | Lived | Yaşamak, hayatta kalmak |
Load | Loaded | Yüklemek |
Lock | Locked | Kilitlemek |
Look | Looked | Bakmak |
Love | Loved | Sevmek |
Manage | Managed | İşletmek, idare etmek |
Mark | Marked | İşaretlemek |
Marry | Married | Evlenmek |
Match | Matched | Eşlemek, karşılaştırmak |
Mate | Mated | Evlenmek, çiftleşmek, mat etmek |
Measure | Measured | Ölçmek |
Melt | Melted | Eritmek, |
Memorise | Memorised | Ezberlemek |
Miss | Missed | Özlemek, kaçırmak |
Move | Moved | Hareket etmek, taşınmak, ilerlemek |
Muddle | Muddled | Yüzüne gözüne bulaştırmak |
Mug | Mugged | İneklemek, çok çalışmak |
Multiply | Multiplied | Çarpmak, çoğalmak |
Murder | Murdered | Öldürmek, cinayet işlemek |
Need | Needed | İhtiyacı olmak |
Nest | Nested | İç içe koymak, yuva yapmak |
Nod | Nodded | Kafa sallamak, başıyla selam vermek |
Note | Noted | Not etmek, dikkat etmek |
Notice | Noticed | Fark etmek, bildirmek |
Obey | Obeyed | İtaat etmek |
Observe | Observed | Görmek, incelemek, uymak |
Obtain | Obtained | Elde etmek |
Occur | Occurred | Meydana gelmek, oluşmak |
Offend | Offended | Gücendirmek, kırmak |
Offer | Offered | Teklif etmek |
Open | Opened | Açmak |
Order | Ordered | Sipariş vermek, emretmek |
Overflow | Overflowed | Taşmak, dışına taşmak |
Owe | Owed | Borçlu olmak |
Own | Owned | Sahip olmak |
Pack | Packed | Paketlemek |
Paddle | Paddled | Kürek çekmek |
Paint | Painted | Boyamak, resim yapmak |
Park | Parked | Park etmek |
Pass | Passed | Geçmek |
Paste | Pasted | Yapıştırmak |
Pause | Paused | Ara vermek, tereddüt etmek |
Perform | Performed | Yerine getirmek, uygulamak |
Permit | Permited | İzin vermek |
Phone | Phoned | Telefon etmek |
Pick | Picked | Seçmek |
Pinch | Pinched | Kıstırmak, çimdiklemek |
Pine | Pined | Özlemek, burnunda tütmek |
Place | Placed | Yerleştirmek, koymak |
Plan | Planned | Planlamak |
Plant | Planted | Dikmek, ekmek |
Play | Played | Oynamak |
Plug | Plugged | Tıkamak |
Point | Pointed | İşaret etmek |
Poke | Poked | Kurcalamak, karıştırmak |
Possess | Possessed | Sahip olmak |
Post | Posted | Postalamak |
Pour | Poured | Dökmek |
Practice | Practiced | Uygulamak, pratik yapmak |
Pray | Prayed | Dua etmek |
Precede | Preceded | Önce gelmek |
Prefer | Prefered | Tercih etmek |
Prepare | Prepared | Hazırlık yapmak |
Press | Pressed | Baskı yapmak |
Pretend | Pretended | Numara yapmak |
Prevent | Prevented | Yol göstermek |
Printed | Basmak, yayınlamak | |
Produce | Produced | Üretmek |
Promise | Promised | Söz vermek, umut vermek |
Protect | Protected | Korumak |
Provide | Provided | Temin etmek, şart koşmak |
Pull | Pulled | Çekmek |
Pump | Pumped | Pompalamak |
Punch | Punched | Yumruklamak |
Puncture | Punctured | Delmek, patlatmak |
Punish | Punished | Cezalandırmak |
Push | Pushed | İtmek |
Question | Questioned | Soru sormak |
Race | Raced | Yarışmak, yarıştırmak |
Rain | Rained | Yağmur yağmak, yağdırmak |
Raise | Raised | Yükseltmek, yetiştirmek |
Reach | Reached | Ulaşmak |
Realise | Realised | Fark etmek |
Receive | Received | Almak, kabul etmek |
Recognise | Recognised | Tanımak, farkına varmak |
Record | Recorded | Kaydetmek |
Reduce | Reduced | Azaltmak, kısmak |
Reflect | Reflected | Yansıtmak, ifade etmek |
Refuse | Refused | Reddetmek, kaçınmak |
Regret | Regretted | Pişman olmak |
Reject | Rejected | Reddetmek, çıkarmak |
Rejoice | Rejoiced | Sevinmek |
Release | Released | Salıvermek, serbest bırakmak |
Rely | Relied | İnanmak |
Remain | Remained | Kalmak, sürdürmek |
Remember | Remembered | Hatırlamak |
Remind | Reminded | Hatırlatmak |
Remove | Removed | Uzaklaştırmak |
Repair | Repaired | Onarmak, tamir etmek |
Repeat | Repeated | Tekrar etmek |
Replace | Replaced | Yer değiştirmek |
Reply | Replied | Yanıtlamak, karşılık vermek |
Reproduce | Reproduced | Yeniden üretmek, çoğaltmak |
Request | Requested | Talep etmek |
Rescue | Rescued | Kurtarmak, muaf tutmak |
Retire | Retired | Emekli olmak, çekilmek |
Return | Returned | Geri dönmek |
Rinse | Rinsed | Durulamak, çalkalamak |
Risk | Risked | Göze almak, riske atmak |
Rob | Robbed | Çalmak, zorla almak |
Roll | Rolled | Yuvarlamak |
Rush | Rushed | Acele etmek |
Satisfy | Satisfied | Memnun etmek |
Save | Saved | Biriktirmek, kurtarmak, korumak |
Scare | Scared | Korkmak, korkutmak |
Scatter | Scattered | Saçmak, dağıtmak |
Scrape | Scraped | Kazımak, sıyırmak |
Scratch | Scratched | Kaşımak, tırmalamak |
Scream | Screamed | Çığlık atmak |
Scribble | Scribbled | Karalamak, eğri büğrü yazmak |
Seal | Sealed | Mühürlemek, kapatmak |
Search | Searched | Aramak |
Separate | Separated | Ayırmak |
Serve | Served | Hizmet vermek, servis yapmak |
Settle | Settled | Yerleşmek, yerleştirmek, ödemek |
Shade | Shaded | Gölgelemek, dönüşmek |
Share | Shared | Paylaşmak, katılmak, iştirak etmek |
Shave | Shaved | Tıraş olmak, rendelemek |
Shiver | Shivered | Titremek, ürpermek |
Shock | Shocked | Şok etmek, şaşkına dönmek |
Shop | Shoped | Alışveriş yapmak |
Sigh | Sighed | İç çekmek |
Sign | Signed | İmzalamak |
Skip | Skipped | Atlamak, sıçramak |
Slap | Slapped | Tokat atmak |
Slip | Slipped | Kaymak |
Smash | Smashed | Paramparça etmek |
Smell | Smelled | Kokmak, sezmek |
Smile | Smiled | Gülümsemek |
Smoke | Smoked | Tütmek, sigara içmek |
Snatch | Snatched | Kapmak, koparmak |
Sneeze | Sneezed | Hapşırmak |
Snore | Snored | Horlamak |
Soak | Soaked | Emmek |
Soothe | Soothed | Yatıştırmak |
Sound | Sounded | Ses çıkarmak |
Spark | Sparked | Teşvik etmek, uyandırmak |
Sparkle | Sparkled | Parlamak, ışıldamak |
Spell | Spelled | Hecelemek |
Spot | Spotted | Benek benek olmak |
Stamp | Stamped | Damgalamak |
Stare | Stared | Gözünü dikmek |
Start | Started | Başlamak |
Step | Stepped | Adım atmak |
Stir | Stired | Karıştırmak |
Stop | Stopped | Durmak |
Strap | Strapped | Bantlamak, sarmak |
Stretch | Stretched | Germek, uzatmak |
Stroke | Stroked | Sıvazlamak, okşamak |
Suffer | Suffered | Acı çekmek, katlanmak |
Suggest | Suggested | Tavsiye etmek |
Supply | Supplied | Sağlamak, tedarik etmek |
Support | Supported | Desteklemek |
Suppose | Supposed | Varsaymak, tahmin etmek |
Surprise | Surprised | Sürpriz yapmak, oyuna getirmek |
Surround | Surrounded | Kuşatmak, sarmak |
Suspect | Suspected | Süphelenmek |
Suspend | Suspended | Askıya almak, durdurmak |
Switch | Switched | Değiştirmek |
Talk | Talked | Konuşmak |
Tap | Tapped | Musluğu açmak, para sızdırmak |
Taste | Tasted | Tadına bakmak |
Tease | Teased | Kızdırmak, alay etmek |
Teased | Teased | Kızdırmak |
Telephone | Telephoned | Telefon etmek, telefonda söylemek |
Terrify | Terrified | Dünü patlatmak |
Test | Tested | Test etmek |
Thank | Thanked | Teşekkür etmek |
Tickle | Tickled | Gıdıklamak, güldürmek |
Tie | Tied | Bağlamak |
Tip | Tipped | Bahşiş vermek |
Tire | Tired | Yorulmak, bıkmak, dekore etmek |
Touch | Touched | Dokunmak, etkilemek |
Tour | Toured | Gezmek, tur yapmak |
Tow | Towed | Çekmek, çekici ile çekmek |
Trace | Traced | İzinden gitmek, kopya çekmek, tasarlamak |
Trade | Traded | Ticaret yapmak, takas etmek |
Train | Trained | Eğitmek |
Trap | Trapped | Yakalamak, tuzağa düşürmek |
Travel | Traveled | Seyahat etmek |
Treat | Treated | Muamele etmek |
Trick | Tricked | Kandırmak, oyuna getirmek |
Trip | Tripped | Çelme takmak, düşürmek |
Trouble | Troubled | Sorun çıkarmak, rahatsız etmek |
Trust | Trusted | Güvenmek |
Try | Tried | Denemek |
Tumble | Tumble | Düşmek, takla atmak |
Turn | Turned | Dönmek, çevirmek |
Twist | Twisted | Bükmek, çarpıtmak |
Type | Typed | Daktilo ile yazmak |
Undress | Undressed | Soyunmak |
Unlock | Unlocked | Kilidini açmak |
Unpack | Unpacked | Paketini açmak |
Untidy | Untidied | Dağıtmak |
Use | Used | Kullanmak, yararlanmak |
Visit | Visited | Ziyaret etmek |
Wail | Wailed | Feryat etmek, ağıt yakmak |
Wait | Waited | Beklemek |
Walk | Walked | Yürümek |
Wander | Wandered | Gezmek, dolaşmak |
Want | Wanted | İstemek |
Warm | Warmed | Isıtmak, ısınmak |
Warn | Warned | Uyarmak, ihbar etmek |
Wash | Washed | Yıkamak, yıkanmak |
Waste | Wasted | Harcamak |
Watch | Watched | İzlemek |
Water | Watered | Sulamak |
Wave | Waved | El sallamak, dalgalanmak |
Whine | Whined | Sızlanmak |
Whip | Whipped | Kamçılamak, çırpmak |
Whirl | Whirled | Fırıl fırıl dönmek |
Whisper | Whispered | Fısıldamak, dedikodu yapmak |
Whistle | Whistled | Islık çalmak |
Wipe | Wiped | Temizlemek, kurulamak |
Wish | Wished | Dilemek, ummak |
Wonder | Wondered | Merak etmek, şaşmak |
Work | Worked | Çalışmak, iş yapmak |
Worry | Worried | Korkmak, endişe etmek |
Wrap | Wrapped | Sarmak, paketlemek |
Wrestle | Wrestled | Mücadele etmek, güreşmek |
Wriggle | Wriggled | Çalkalamak, kıvırmak |
Zip | Zipped | Süslemek, gayretli olmak |
Hem Düzenli Fiil Hem Düzensiz Fiil Gibi Davranabilen Fiiller
Hem düzenli fiil hem düzensiz fiil gibi davranabilen fiiller, bazı durumlarda düzenli fiil gibi çekimlenebilirken, bazı durumlarda ise düzensiz fiil gibi çekimlenebilirler. Bu fiillerin bazı örnekleri aşağıdaki gibidir.
- To learn
- Learned (düzenli)
- Learnt (düzensiz)
"I learned a lot in the seminar."
"He learnt how to play the guitar." - To spill
- Spilled (düzenli)
- Spilt (düzensiz)
"She spilled the coffee on the table."
"The milk was spilt all over the floor." - To kneel
- Kneeled (düzenli)
- Knelt (düzensiz)
"He kneeled down to tie his shoes."
"She knelt to pray in the church." - To show
- Showed (düzenli)
- Shown (düzensiz)
"They showed me the new project."
"She has shown great improvement in her skills." - To dream
- Dreamed (düzenli)
- Dreamt (düzensiz)
"She dreamed about her vacation plans."
"He dreamt of becoming a famous artist." - To burn
- Burned (düzenli)
- Burnt (düzensiz)
"She burned the toast."
"The toast was burnt." - To hang
- Hanged (düzenli)
- Hung (düzensiz)
"The criminal was hanged."
"The pictures were hung on the wall."
İngilizcede En Sık Kullanılan Düzenli Fiiller
Düzenli fiiller, geçmiş zaman (V2) ve (V3) şeklinde çekimlendiğinde genellikle "-ed" ekini alır. Bu fiiller, öğrenilmesi kolay ve yaygın şekilde kullanıldığı için İngilizceyi öğrenmeye yeni başlayanlar için oldukça faydalıdır. İşte İngilizce'de en sık kullanılan düzenli fiillerden bazıları aşağıdaki gibidir.
V1 – Base Form | V2 – Past Simple / V3 – Past Participle | Türkçe Anlamı |
Accept | Accepted | Kabul etmek, onaylamak |
Add | Added | Eklemek, arttırmak |
Agree | Agreed | Anlaşmak, uymak |
Ask | Asked | Sormak |
Believe | Believed | İnanmak |
Call | Called | Aramak, çağırmak |
Clean | Cleaned | Temizlemek |
Cook | Cooked | Pişirmek |
Explain | Explained | Açıklamak |
Enjoy | Enjoyed | Zevk almak, eğlenmek |
Help | Helped | Yardım etmek |
Invite | Invited | Davet etmek |
Join | Joined | Katılmak |
Jump | Jumped | Zıplamak |
Laugh | Laughed | Gülmek |
Learn | Learned | Öğrenmek |
Like | Liked | Beğenmek |
Look | Looked | Bakmak |
Listen | Listened | Dinlemek |
Love | Loved | Sevmek |
Need | Needed | İhtiyaç duymak |
Play | Played | Oynamak |
Promise | Promised | Söz vermek |
Protect | Protected | Korumak |
Remember | Remembered | Hatırlamak |
Start | Started | Başlamak |
Talk | Talked | Konuşmak |
Thank | Thanked | Teşekkür etmek |
Visit | Visited | Ziyaret etmek |
Want | Wanted | İstemek |
Work | Worked | Çalışmak |
Walk | Walked | Yürümek |
İngilizce Düzenli Fiillere Örnekler
İngilizcede düzenli fiillerin geniş bir kullanımı vardır ve geçmiş zaman oluşturulurken tercih edilirler. Aşağıda, düzenli fiillerin çeşitli örnek cümlelerle kullanımını inceleyebilirsiniz.
- Agreed
- They agreed to meet at 5 PM.
(Saat 5’te buluşmaya karar verdiler.)
- Asked
- I asked for help with the homework.
(Ödevde yardım istedim.)
- Accepted
- She accepted the invitation to the party.
(Partiye daveti kabul etti.)
- Added
- He added sugar to his coffee.
(Kahvesine şeker ekledi.)
- Believed
- She believed in magic as a child.
(Çocukken sihire inanıyordu.)
- Called
- He called his friend to check on him.
(Arkadaşını arayarak durumunu kontrol etti.)
- Cleaned
- She cleaned the house all afternoon.
(Bütün öğleden sonrayı evi temizleyerek geçirdi.)
- Cooked
- He cooked dinner for his family.
(Ailesi için akşam yemeği pişirdi.)
- Explained
- The teacher explained the lesson clearly.
(Öğretmen dersi açıkça açıkladı.)
- Enjoyed
- We enjoyed the movie last night.
(Dün gece filmi keyifle izledik.)
- Helped
- She helped her mother in the kitchen.
(Annesine mutfakta yardımcı oldu.)
- Invited
- They invited me to their wedding.
(Beni düğünlerine davet ettiler.)
- Joined
- I joined a yoga class this morning.
(Bu sabah bir yoga dersine katıldım.)
- Jumped
- He jumped over the fence.
(Çitin üzerinden atladı.)
- Laughed
- She laughed at the funny joke.
(Komik şakaya güldü.)
- Learned
- I learned how to play the guitar last year.
(Geçen yıl gitar çalmayı öğrendim.)
- Liked
- She liked the new book she read.
(Okuduğu yeni kitabı beğendi.)
- Looked
- He looked at the sunset for a long time.
(Gün batımına uzun süre baktı.)
- Listened
- They listened to music all evening.
(Bütün akşam boyunca müzik dinlediler.)
- Loved
- I loved the gift you gave me.
(Bana verdiğin hediyeyi çok beğendim.)
- Needed
- She needed some rest after the long trip.
(Uzun yolculuktan sonra biraz dinlenmeye ihtiyacı vardı.)
- Played
- They played soccer in the park.
(Parkta futbol oynadılar.)
- Promised
- He promised to help with the project.
(Projeye yardımcı olacağına söz verdi.)
- Protected
- The guard protected the building from burglars.
(Koruma, binayı hırsızlardan korudu.)
- Remembered
- I remembered to bring my keys.
(Anahtarlarımı getirmeyi hatırladım.)
- Started
- She started her new job yesterday.
(Yeni işine dün başladı.)
- Talked
- We talked about our plans for the weekend.
(Hafta sonu planlarımızı konuştuk.)
- Thanked
- I thanked her for the gift.
(Hediyesi için ona teşekkür ettim.)
- Visited
- We visited the museum last week.
(Geçen hafta müzeyi ziyaret ettik.)
- Wanted
- He wanted to go to the concert.
(Konserde gitmek istedi.)
- Worked
- I worked late last night to finish the report.
(Raporu bitirmek için dün gece geç saatlere kadar çalıştım.)
- Walked
- She walked to the park this morning.
(Bu sabah parka yürüyerek gitti.)
İngilizce Düzenli Fiiller (Regular Verbs) Detaylı Konu Anlatımı ve Örnek Cümleler ile İlgili Sık Sorulan Sorular
İngilizcede düzenli fiiller nedir?
İngilizce düzenli fiiller, geçmiş zaman anlamı taşıyan cümlelerde "-ed", "-d" veya "-ied" eklerinden birini alarak 2. veya 3. hale getirilen kelimelerdir.
Regular verbs nelerdir?
Regular verbs, “düzenli fiiller” demektir. Düzenli fiiller ise 2. veya 3. haline geçmek için yalnızca “-ed, -d, -ied” eklerinden birini alan fiillerdir.
İngilizcede bir fiilin düzenli olup olmadığını nasıl anlarız?
Düzenli fiiler, genellikle “-ed, -d, -ied” eklerinden birini alan fiilerdir. Ancak, bir fiilin düzenli veya düzensiz olduğunu anlamak için bir yöntem mevcut değildir.
İngilizcede en sık kullanılan fiiller nelerdir?
İngilizcede en sık kullanılan fiiller, accepted, added, cleaned, cooked, enjoyed, helped, joined, jumped, learned, laughed, looked, played, talked, wanted, worked şeklinde sıralanabilir.